13 Ocak 2014 Pazartesi

Kürtçe Doğru Okuma ve Telaffuz




Kürtçeyi az bilen veyahut da öğrenme aşamasında olan insanların karşılaştıkları en büyük güçlüklerden bir tanesi de telaffuz ve doğru okumadır. Bu zorluğu daha da artıran bir etmen de Kürtçenin birden fazla lehçe, şive ve mahalî değişimlerden doğan telaffuz formlarıdır.

Ancak her lehçenin kendine mahsus birer ortak yazımsal formu vardır. Tıpkı yazımda, Türkçe için İstanbul Türkçesinin esas alınması gibi; Kürtçe her lehçe de, belli bir formu esas almaktadır. Bugün “akademik Kurmancî” dediğimiz form da bu doğrultudadır. Her ne kadar “akademik” tabiri şahsımca “üstenci” bir bakışın tezahürü olarak görülse de, ortak yapının teşekkülü ve dilde birlik için gerekli bir husustur.

Şimdi burada bazı noktaları işaretleyerek, Kurmancî telaffuzlar ve doğru okuma üzerine bazı anekdotları paylaşacağız.

Telaffuz

 Kürtçeyi hiç bilmeyip ilk defa öğrenmeye çalışan insanlar, telaffuzda ciddi zorluklar yaşamaktadırlar. Bunun sebebi Kürtçenin vurgusal bir dil olmasının yanında; çok sesliliğe de (gırtlak gibi) sahip olmasıdır. Her dilin sahip olduğu seslilik oranı ne kadar çok ise, o dili konuşan insanların ağızlarındaki kaslar o denli güçlü veya esnek olur. Tekdüze sesli dilleri konuşan insanların, ağız kaslarının sadece bazıları gelişir. Bu doğrultuda karşılaştıkları en büyük sorun da başka dillerin telaffuz formları sebebiyle, o dilleri öğrenememedir. Lakin bu zorluklar bazı tekniklerle ve çalışarak kolaylıkla aşılabilir ve sonraki aşama olan doğru okumaya da geçilebilir. Kurmancîdeki bazı seslerin telaffuzlarını aşağıda beraber inceleyelim:

Q:

            Bu ses Arap alfabesindeki “ق” sesinin latinize edilmiş halidir. Direkt gırtlaktan çıkan orta sertlikle bir “K” harfidir. “K” harfini, dilimizin gerisini damağın arka tarafına yapıştırmak suretiyle çıkarırız. “Q”yi ise gırtlaktan, yani adem elması denilen bölgenin hemen altından çıkarırız. İki parmağımızla oraya dokunup sesi çıkardığımızda titreştiğini hissedeceğiz. İki parmağımızı oraya dokundurup kısa bir nefesi oraya vurduğumuzda bu sesi elde edeceğiz.

W:

            Bu ses de Arap alfabesindeki “و” sesinin latinize edilmiş halidir. Bu ses “V” sesinden bağımsızdır. Kezâ “V” sesi alt dudağın üst ön dişlerle teması sonucu ortaya çıkar. Ancak “W” sesinde ise herhangi bir diş, dudak ve dil teması yoktur. “O” sesini çıkaracakmış gibi ağzımızı yuvarlayıp, sesi çıkarırken ağzı genişletmek suretiyle bu sesi elde ederiz. Kısaca şöyle diyebiliriz: “O” sesi için ağzımızı hazırladığımızda direkt ciğerden gelen nefesi kullanırız. Ancak “W” için ciğerden gelen sesi dudakları birbirine değdirmeden genişleterek elde ederiz. Herhangi bir Avrupa veya Ortadoğu dillerinden birini bilen birisi bu sesi kolaylıkla çıkaracaktır. Bu dillerden herhangi birini bile bilmeyenler ise bu gösterilen teknikler doğrultusunda bu sesi çıkarabileceklerdir.

X:

            İnsanların Kürtçe öğrenirken en çok zorlandığı sestir bu. Bu ses de Arap alfabesindeki “خ” sesinin latinize edilmiş halidir. Bazıları bu sesin Fransızcadaki “r” gibi olduğunu söyler. Ancak Fransızcadaki bu ses ile “X” sesi birbirinden oldukça farklıdır. Zirâ “r” sesi biraz daha boğuk ve Türkçedeki “ğ” sesiyle bir benzerlik ihtiva eder. Kurmancîdeki “X” sesi direkt gırtlak seslerinden bir tanesidir. Türkçede gırtlak sesi olmadığı için( “ğ” yumuşak gırtlaktır ve günümüz Türkçesinde çok az kullanılmaktadır.) insanlar bu sesi çıkarmakta ciddi zorluklar çekmektedirler. Adem elmasının bulunduğu yerin üstündeki kısımdan yani küçük dilin gerisinden çıkar. Buraya kısa bir nefes yerine, orta uzunlukla bir nefes gönderip orayı titreştirdiğimiz takdirde, bu sesi elde edeceriz. Hoş bir örnek olmayacaktır, ancak küçük dilinize bir şeyin yapıştığını hayal edin. Onu çıkarmaya çalıştığınızda ortaya çıkan ses, işte bu sestir.

XW:
            Bu birleşik sesi çıkarmadan önce; “W” ve “X” seslerini çıkarmayı öğrenmiş olmalısınız. İnsanlar bu birleşik sesi çıkarmanın çok zor olduğunu söylerler. Sebebi de çok az dilde birleşik sesin olmasıdır. Ancak diğer sesler öğrenilmiş ise bu sesi çıkarmak sadece birkaç saniyenizi alacaktır. Yapılması gereken şey; ağzımızı “W” sesi çıkaracakmış gibi hazırlayıp, “W” yerine “X”i çıkarmaktır. Yani ağız “W” için yuvarlak pozisyona getirildiğinde “X”i çıkarmak. Kezâ “X” ağız geniş bir biçimdeyken çıkar. Ancak “W” ise yuvarlak ve darken. Bu tekniği denediğinizde, bu birleşik sesi elde edeceksiniz.

Ê:

            İnsanlar bu sese açık “e” derler ancak telaffuz ederken yine bir “e” sesi çıkarırlar ya da “i” sesini. Oysaki bu ses ne bir “e” ne de bir “i” sesidir. Aksine, bu iki sesin tam ortasında bir sestir. Ne “i” kadar çok ince ne de “e” kadar kalındır. “e” sesi ağız geniş bir haldeyken yanakların geri çekilmesiyle ortaya çıkar; “i” ise biraz daha darken alt çenenin hafif öne çıkarılmasıyla ortaya çıkar. “Ê” sesi ise ne “e” kadar geniş ne de “i” kadar dardır. Ağzın orta düzey açılmasıyla çenenin ya sağa ya da sola kaydırılması ve çenenin kaydırıldığı yöne paralel olarak o bölge yanağının da geri çekilmesiyle elde edilir. Belki bu bilgilerin uygulanması esnasında kafanız çok karışacaktır. Bu yüzden sizlere şöyle anlatalım; Türkçede bu sesin var olmadığı iddia edilir, ancak bu ses Türkçede birçok yerde kullanılmaktadır. Mesela “5” rakamını telaffuz ederken kimse “beeş” demez. Herkes “bêş” der ama “beş” olarak yazılır. Kezâ “hayde”, “genç” vs. gibi kelimeler de öyle. İşte bu kelimelerdeki “e” sesi aslında bizim çıkarmak istediğimiz “Ê” sesidir.

U:

            Bu sesi ilk defa görenler, bunun Türkçedeki “u” sesi olduğu yanılgısına kapılırlar. Ancak bu ses Türkçe’deki “u” sesinden ziyade; Kürtçe’de var olmayan “ö” ve “ü” seslerinin arası bir sestir. Tek başına çıkarılması oldukça zor seslerden bir tanesidir. Bu sesi çıkartmak için yapılması gereken alt dudağınızı alt ön dişlerinizin üzerine örtmek ve geri çekerken üst dudaınızı öne çıkarmaktır. İlk etapta yüzünüzde çok komik şekiller belirse de, zamanla bu sesi çıkardığınızda o şekillere girmeden de bu sesi çıkarabileceksiniz.

Î:

            Bu ses Arap alfabesindeki “ئ” sesidir. Farsça, Arapça ve Osmanlıca gibi dillerde “ya-yı müdevvere” de olarak bilinen bu ses Türkçedeki “i” sesinin biraz daha uzatılması neticesinde elde edilir. Türkçede “malî, hukukî, askerî, idarî, siyasî” vb. kelimeleri okurken son “i”yi uzattığımız gibi bu sesi de uzatıyoruz.

            Not: Bu ses kelimenin sonunda kullanılıp hemen yanına kaynaştırma sesi “y” alırsa, şapkası düşer ve noktalı “i” olarak yazılır. Telaffuzunda ise ses sanki “ı”ymış gibi okunur. ÖRN: Azadî – Azadiya Kurdistan

            Diğer seslerin telaffuzlarında çok ciddi sorun yaşanılmadığı için, en çok sorun yaşanılanlara değindik. Şimdi de bunları öğrendikten sonra nasıl doğru okuyacağımıza bakalım.

Doğru Okuma

            Bir dilde yazılmış bir yazı doğru okunulmadığı zaman, anlamada sorun yaşanır. Kürtçe gibi âhengendâz yani vurgu dolu bir dil için, doğru okuma çok önemlidir. Zirâ anlamada yaşanılacak problemin yanında, vurgu yanlışı, yanlış anlamları da beraberinde getirir.

            Belli başlı gramer eğitimlerinden geçtikten sonra, Kürtçe öğrenen kişilerin en büyük sorunu, bir metin parçasını okuma zorluğudur. Kendileri okuduklarında metinden anladıkları oran düşük olurken, profesyonel birinin okuması esnasında ise oransal olarak kendi okumalarından daha fazla anlamaktadırlar. Bu durum doğru okumanın önemini bir kez daha vurgular.

            Sadece Kürtçede değil, diğer bütün dünya dillerinde, insanlar okurken ve konuşurken harf yutarlar. Ancak Kürtçede çoğu zaman harf yutmaları anlam karmaşasına ve kelimenin farklı bir anlama doğru ilerlemesine sebebiyet verir. Dili öğrenmeye ilk başlayan insanların hatalarından bir tanesi, ellerine aldıkları metinleri o dili bilen biri kadar hızlı okumaya çalışmalarıdır. İşte bu esnada harfler yutulduğu gibi, çoğu harf de farklı okunur ve bu da hatayı arttırır. Örneğin: “a” sesinin “e” gibi okunması; “î” sesinin “i” gibi okunması ve hatta çoğu durumda var olan “i” sesinin hiç okunmaması gibi durumlar sıklıkla yaşanmaktadır. Dili öğrenenler elbette bir süre sonra hızlı okuyabileceklerdir; ancak başlarda buna girişilmesi bu tür yanlışları meydana getirir. Unutulmamalıdır ki dil öğrenimi uzun ve meşakkatli bir yoldur. Bu yolda en önemli iki şey: sabır ve azimdir.

            Doğru okumanın en büyük düşmanı, tekdüze okumadır. Ele alınan metinde tüm sesleri tek sese yakın çıkarmak, nefes duraksamalarına önem vermemek ve grameri takip etmemek gibi hatalar bunlardan bazılarıdır. Kürtçe çok sesli bir dildir. Bu münasebetle dişseller, gırtlaklar ve dudaksal seslerin birbirinden iyice ayırt edilmesi ve bu doğrultuda o bölgedeki kasların o seslere alıştırılması gerekmektedir. Bu da bol bol sesli okuma ile elde edilebilecek bir şeydir. Nefes duraksamaları vurgu derinliği için oldukça önemlidir. Konuşma dilinde duraksamalar oldukça rahat yapılabilirken, yazılı bir metinde nerede,nasıl duraksama yapılacağını bilmek biraz zordur. Ancak hemen burada imdadımıza noktalama işaretleri yetişmektedir. Gerçi Kürtçe yazan-çizenlerin ve mamostelerin en büyük eksikliklerinden bir tanesi de, noktalamalardır. Dilin gramerini çok iyi bilmelerine rağmen, yazdıkları yazılarda noktalama işaretlerini kullanmada ciddi sıkıntı yaşamaktadırlar. Öyle ki, gramer kitaplarındaki alıştırma metinlerinde bile noktalama eksiklikleri vardır ve bu da derslerde okuyan öğrencinin anlamasında sorun yaşatır. Bu vesileyle şöyle bir örnek verebiliriz:

Dema me şewitand

Bu örnekte ciddi bir anlam karmaşası vardır. Burada kast edilen “dema me” yani “bizim zamanımız” mıdır yoksa “dema” farklı bir anlama mı gelmektedir? Aslında buradaki “dema” Türkçedeki “-dığında, -iken” anlamı vermektedir. Fakat “dema”dan hemen sonra eğer “ku” yapısı kullanılmamışsa, burada virgül kullanılmak zorundadır. Yani cümle “Dema, me şewitand” olmalıdır. Böyle olunca cümlenin “zamanımızı yaktı” anlamı mı yoksa “yaktığımızda” anlamı mı olduğunu rahatlıkla anlar ve okumada vurguyu buna göre yaparız.

            Bir diğer olayımız ise; grameri takip etmektir. Bu noktada en çok yapılan hata veqetandekleri yani tamlama eklerini okurken, es geçmedir. Bunun sebebi hem dikkat eksikliğidir hem de hızlı okuma hatasıdır. İki farklı tamlama grubunu tek tamlama olarak birleştirmek için bazı veqetandekleri ayrı yazmak zorundayız. Bu sefer de başka bir kelimeymiş gibi okunur ve öncesinde-sonrasında verilen nefes arası, kelimeyi tek başına gösterir ve anlamsızlaştırır. Örneğin:

Hevalên me yên dibistanê hatin gundê me qedîm

Bu cümlede birleşik tamlamalardan oluşan iki tane tamlama grubu vardır. Birinci tamlama “hevalên me yên dibistanê”dir ikincisi ise “gundê me yê qedîm”dir. Bu iki tamlamanın her biri nefes arası olmaksızın okunmalıdır. Tamlamayı okurken ve daha tamlama bitmemişken, verilen nefes arası, anlamı karmaşık hale getirir. Bir diğer durum ise; bir cümlede birden fazla tamlama veya tamlama grubu varsa, virgülün kullanılması hususudur. Yani cümle aslında “Hevalên me yên dibistanê, hatin gundê me yê qedîm”şeklinde olmalıdır. Virgül (,) bize nefes arası vermemiz için fırsat verir. Hal böyle olunca diğer tamlamada nefes alma ihtiyacı duymayız ve nefes arası verilmediği için de doğru okumuş oluruz.

            Metin okurken dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise edat ve bağlaçlardır. Kürtçede edatlar Türkçeden farklı olarak, etkileyeceği kelimenin önüne gelir ve bazıları da kelimeyi arasına alır. Bu sebeple okunan edat bir önceki kelimeden bağımsız ancak sonraki kelimeyle birmişçesine okunmalıdır. Örnek:

“Gulên sor li çiyan vebûne”

Buradaki “li” edatı “çiyan” kelimesiyle birleşikmiş gibi okunmalıdır. Zaten “sor” kelimesiyle birleşikmiş gibi okunursa, anlam ortadan kalkar ve anlamsız bir cümle ortaya çıkar. Cümle içerisinde birden fazla edat varsa eğer, o zaman da duraksamalar yani nefes aralıkları yapılmalıdır ki normal şartlarda edat öbeklerinden sonra çoğunlukla virgül kullanılmalıdır. Ancak virgül kullanılmasa da duraksamaları yapmalıyız. Örneğin:

“Ez li Stenbolê, bi metroyê diçim kar”

Bu cümledeki “li Stenbolê” ve “bi metroyê” arasında bir duraksama yaptığımız takdirde, doğru okuma yapmış oluruz ve anlam karmaşasına mahal vermemiş oluruz.

            Bağlaçların okunması, edatların okunmasından biraz daha farklıdır. Adı üzerine, görevi öbekleri ve cümleleri bağlamak olan bağlaçlardan “û” bağlacı; ne sadece önceki kelimeyle ne de sonraki kelimeyle birleşikmiş gibi okunur. Aksine her iki kelimenin birmiş gibi algılanmasıyla okunur ki görevi iki kelimeyi birbirine bağlamaktır zaten. Bir diğer bağlaç olan “” ise kendinden önceki kelimeyle birleşik okunur ve sonraki kelimeden önce bir duraksama yapılmalıdır. Böyle yapıldığı takdirde, edat olan “ji” ile karıştırılmamış olur. “Bi….re” bağlacı öncesi ve sonrası kelimelerden önce kısa duraksamaya ihtiyaç duyar. Sadece arasına aldığı yani etkilediği kelime veya öbekle birlikte okunur. Bu yapıldığı takdirde, edatlarla karıştırılmaz ve doğru okunmuş olurlar. Örneğin:

“Dê-û-bavê min hatin” “dê” ve “bav” kelimeleri birleşikmiş gibi okundu.
“Ez- çûm konserê” buradaki “jî” “ez” ile birleşikmiş gibi okundu.
“Ez bi-malbata xwe-re çûm seyranê” “bi…re” arasına aldığı öbekle birleşikmiş gibi okundu.

            Edat, bağlaç ve tamlama eklerinin (veqetandek) okunuşlarını ayrı ayrı gördük. Karşımıza çıkan cümle veya cümlelerde hepsinin ve her birinin birden fazla kullanımıyla karşılaşabiliriz. Bu durumda da duraksamaları gerçekleştirmek durumundayız. Örneğin:

Min, bi hevalên xwe yên nêz re(,) li sînemayê(,) bi berçavka 3 bûut(,) li fîlm temaşe kir

Bu cümlede görüldüğü gibi, her bir öbekten sonra kısa bir duraksama yaptık. Böyle okunduğunda cümle daha net anlaşılmış olur ve vurgular da daha net yapılmış olur. Tabii yukarıda anlatılan edat, bağlaç ve tamlamaların okunuşuna dair hususlara da dikkat edilmek suretiyle.

            Son olarak değineceğimiz husus; Kürtçede soru ve soru işaretleridir. Yukarıda da değindiğimiz gibi, Kürtçe vurgusal bir dildir. Kürtçede belli başlı bazı soru sıfatları, zamirleri ve zarfları dışında herhangi bir soru eki yoktur. Dillerin çoğunda her bir zamanın kendine ait soru ekleri ve yapıları vardır. Ancak Kürtçede, zamanlarda soru ekleri yoktur. Kurulan cümlede soru, vurgu ile elde edilir. Bu vurgu çok basit bir şekilde yapılır. Tıpkı soru işaretinin, sorunun cümlesinin son kelimesine gelmesi gibi; Kürtçede sorulan sorunun son kelimesine vurgu yapılarak soru elde edilir. Bu vurgu ise son kelimenin tonlamasını cümle tonlamasından farklı bir biçimde, birden hafif incelterek yapılır. Örneğin:

“Hûn ê çay vexwin?”

Burada gördüğümüz “vexwarin” fiilini, bir önceki kelimelerden farklı olarak, hafif ince ve birden tonladığımızda; cümleye soru mahiyeti katarız. Aslında bu soru vurguları Kürtçeden Türkçeye de geçmiştir. Örneğin:

“Yemek  yersin?”

Buradaki vurgu ile bir önceki cümlede yer alan vurgu aynıdır ve aynı tonlamaya sahiptir. 

            Okumayı geliştirmenin en iyi yöntemi, yukarıda da vurguladığımız gibi, bol bol okumaktır. Elbette ki bu tek başına yeterli olmayacaktır. Elinize aldığınız bir metni önce karşınızdaki kişinin, yani okumada sıkıntısı olmayan birinin okumasını isteyin. Okumayı herhangi bir ses kayıt cihazıyla kaydedin. Sonra kendiniz metni, kayıt cihazı açıkken, sesli bir şekilde okuyun ve sesinizi kaydedin. Kayıt işlemleri bittikten sonra, önce doğru okuyan kişinin kaydını dinlerken metni takip edin. Sonrasında kendi kaydınızı dinlerken metni takip edin. Bir seferlik tekrardan sonra aynı metin üzerine yapacağınız yeni bir okuma, bir öncekine nazaran %70-80 daha doğru olacaktır ve bu doğruluğa paralel olarak da okuduğunuzu anlama kapasiteniz de artacaktır.

                                              

                                                                             Yılmaz BAĞLAR