8 Mayıs 2012 Salı

Kürtçe'de Ergatif Yapısı




KÜRTÇE’DE ERGATİF YAPISI
“Çalıştıran” manasındaki Eski Yunanca’dan gelen bir kelimedir. Ancak dil bilimi terminolojisinde yine bu anlamına benzer bir görev ve anlama sahiptir.

 Bilindiği gibi tüm dillerde, zamanlar, fiillere göre değişir ve şekillenirler. Fiil hangi form ve şekli alırsa, zaman da ona göre değişir ve şekil alır. Bu bütün dünya dillerinde değişmez bir kaidedir. Bu hususa ek olarak, bazı Hint-Avrupa dil grubundaki dillerde, farklı bir yapı daha var. Bu yapı da, araştırma konumuz olan, ergatif yapısıdır. Kürtçe ergatif-absolitif bir dildir. Örneğin Türkçe, Kürtçe’den veya Kürtçe gibi ergatif-absolifit dillerden farklı olarak, nominatif-akuzatif bir dildir. Peki ergatif ne demektir ve dil bilgisi yada biliminde ne anlama tekabül eder.

Nasıl ki cümle kurulumlarında, zaman, fiilin form almasına göre oluşur ve yeni bir zaman olarak değişiyorsa, ergatif yapısında; hem fiil formunu alıp değişir hem de cümleniz öznesi durumundaki şahıs zamiri değişir.
Ancak bu yapı, ergatif yapısının bulunduğu dillerde, tüm zamanlara etki ederken; Kürtçe’de sadece geçmiş zaman ve türevlerinde bu etki görülür. Bu yüzden Kürtçe’deki ergatif yapısı için, yarı-ergatif diyebiliriz ki günümüz Kürtçe’si yarı-ergatiftir.

Yukarıda da dediğimiz gibi bu yapı, Kürtçe’de, şimdiki zaman ve gelecek zaman ile bunların türevlerinde kullanılmaz. O halde geçmiş zamanda bu yapıyı nasıl kullanabiliriz veyahut hangi fiiller ergatiftir, hangileri ergatif değildir? Bu sorunun cevabı basittir. Tüm nesne alabilen fiiller ergatiftir ve ergatif yapısı burada kurulabilir.

Örneğin: Yemek fiilinin başına “bir şey” tamlamasını getirdiğimizde anlam değişmiyorsa, o zaman ergatif olacaktır: “Bir şey yemek” dediğimizde fiilin gerçek anlamı dışında farklı bir anlam ortaya çıkmadığı için nesne alabilen ve dolayısıyla ergatif cümle kurulabilecek bir fiildir.

Peki bir fiilin nesne alıp-alamadığı nasıl anlaşılır? Bu sorunun da cevabı oldukça kolaydır. Zirâ fiilin başına, bir nevi, tamlama durumundaki “bir şey” tamlamasını getirdiğimizde, şayet fiilin verdiği anlam değişmiyorsa; o halde nesne alabilen bir fiildir. Ancak anlam farklılaşıyorsa, nesne alan bir fiil değildir ve ergatif olmadığı için cümlede öznenin değişimine herhangi bir etki de etmeyecektir.

Yukarıda değindiğimiz gibi cümlenin öznesi durumundaki, şahıs zamiri, eğer fiil nesne alabilen bir fiil ise; o zaman değişime uğrar. Peki bu değişim nasıl olur? Geçmiş zaman üzerine bir cümle kuracağımız zaman, cümlenin şahıs zamiri düz bir zamir(ez,tu, ew vs.) ise; büzüşük bir zamir(min, te, wî, wê vs.) olur. Eğer büzüşük bir zamir ise, düz olan zamir ile yer değiştirecekir. Bu değişim olduğu zaman cümlenin kendi içerisindeki anlamı değişmez. Bunun değişme mantığı, daha doğrusu neden böyle bir hal aldığını, örneklerden sonra daha detaylı açıklayacağız.

Bu yapıyı iyice anlayabilmek için, bazı örneklerle durumu tatbik edelim:

dîtin” yani “görmek” fiili nesne alabilen bir fiildir.

Şimdiki Zaman                                  Geçmiş Zaman
Ez dibînim(Ben görüyorum)                  Min dît(Ben gördüm)
Tu dibînî(Sen görüyorsun)                    Te dît(Sen gördün
Ew dibîne(O görüyor)                         Wê/Wê dît(O gördü)
Em dibînin(Biz görüyoruz)                    Me dît(Biz gördük)
Hûn dibînin(Siz görüyorsunuz)              We dît(Siz gördünüz)
Ew dibînin(Onlar görüyorlar)               Wan dît(Onlar gördüler)


Yukarıda da göreceğiniz gibi geçmiş zamanda “Ez” yani “ben” yapısı yerine “Min” yani “beni, bana, benim” yapısı kullanılmış tıpkı diğerlerindeki değişimde olduğu gibi.

çûn” yani “gitmek” fiili nesne alabilen bir fiil değildir.

Şimdiki Zaman                                  Geçmiş Zaman
Ez diçim(Ben gidiyorum)                      Ez çûm(Ben gittim)
Tu diçî(Sen gidiyorsun)                        Tu çû(Sen gittin)
Ew diçe(O gidiyor)                              Ew çû(O gitti)
Em diçin(Biz gidiyoruz)                        Em çûn(Biz gittik)
Hûn diçin(Siz gidiyorsunuz)                  Hûn çûn(Siz gittiniz)
Ew diçin(Onlar gidiyorlar)                    Ew çûn(Onlar gittiler)


Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi, nesne alamayan bir fiilin geçmiş zamanda çekimi, normal fiil çekimlerine göre oldu. Dolayısıyla herhangi bir özne değişimi olmadı.

Cümlede iki veya daha fazla özne, yani şahıs zamiri, varsa; bunların hepsi değişir. Düz bir özne ise, büzüşük; büzüşük ise, düz özne olurlar.

Örnek:

Şimdiki Zaman                                              Geçmiş Zaman
Ez te dibînim(Ben seni görüyorum)                   Min tu dît(Ben seni gördüm)
Tu min dibînî(Sen beni görüyorsun)                  Te min dît(Sen beni gördün)
Ew min dibîne(O beni görüyor)                        Wê/Wî min dît(O beni gördü)
Em we dibînin(Biz sizi görüyoruz)                     Me we dîtin(Biz sizi gördük)
Hûn me dibînin(Siz bizi görüyorsunuz)              We em dîtin(Siz bizi gördünüz)
Ew me dibînin(Onlar bizi görüyorlar)                Wan em dîtin(Onlar bizi gördüler)


Peki bunun mantığı nedir? Fiillerle birlikte şahıs zamirlerinin de değişmesi durumunda, neden cümlenin anlamı değişmiyor? Doğrusu ergatif yapısının içerisinde barındırdığı gizli edilgen çatıdan ötürü bu anlamlar değişmiyor ve ergatif yapısı bu şekilde meydana geliyor. Dolayısıyla cümlenin fiiline -in, -un, -im tarafından yapılmak” vazifesini getirir ve fiil bunu özneye yükler. Hal böyle olunca aslında özne değişiminin olması gerektiğini daha rahat anlayabiliriz. Böylelikle ergatif yapısı için, gizli edilgen çatı barındıran bir yapı, diyebiliriz.

Gizli edilgen çatı sayesinde cümlenin öznesi, şahıs zamiri, anlamsız kalmadığı gibi; cümledeki öz anlamını da muhafaza eder.

Örnek:

Dîtin” yani “Görmek” fiili
Min tu dît(Ben seni gördüm)
Sen benim tarafımdan görüldün
Te ez dîtim(Sen beni gördün)
Ben senin tarafından görüldüm
Wê/Wî ez dîtim(O beni gördü)
Ben onun tarafından görüldüm
Me hûn dîtin(Biz sizi gördük)
Siz bizim tarafımızdan görüldünüz
We em dîtin(Siz bizi gördünüz)
Biz sizin tarafınızdan görüldük
Wan em dîtin(Onlar bizi gördüler)
Biz onlar tarafından görüldük

“Xwarin” yani “yemek” fiili
Min sêv xwar(Ben elma yedim)
Elma benim tarafımdan yenildi
Te sêv xwar(Sen elma yedin)
Elma senin tarafından yenildi
Wê/Wî sêv xwar(O elma yedi)
Elma onun tarafından yenildi
Me sêv xwar(Biz elma yedik)
Elma bizim tarafımızdan yenildi
We sêv xwar(Siz elma yediniz)
Elma sizin tarafınızdan yenildi
Wan sêv xwar(onlar elma yedi)
Elma onların tarafından yenildi

                                                                       Vb. örnekleri çoğaltıkça çoğaltabiliriz

Yukarıdaki örneklerde de gördüğünüz gibi, şahıs zamirleri sahip oldukları öz anlamları muhafaza ederek, cümledeki yerlerini aldılar.

Peki hangi fiiller nesne alabilen fiillerdir hangileri değildir?

Doğrusu “-andin”lı bütün fiiller nesne alabilen fiillerdir. Zirâ bunlar ‘işi yaptıran’ fiiler olduklarından ötürü, yukarıda değindiğimiz özellikleri ihtiva ederler.

Örneğin:

“Gerandin” yani “gezdirmek” fiili
Min tu gerand(Ben seni gezdirdim)
Sen benim tarafımdan gezdirildin
Te ez gerandim(Sen beni gezdirdin)
Ben senin tarafından gezdirildim
Wê/Wî ez gerandim(O beni gezdirdi)
Ben onun tarafından gezdirildim
Me hûn gerandin(Biz sizi gezdirdik)
Siz bizim tarafımızdan gezdirildiniz
We em gerandin(Siz bizi gezidirdiniz)
Biz sizin taradınızdan gezdirildik
Wan em gerandin(Onlar bizi gezdirdi)
Biz onların tarafından gezdirildik

“Şewitandin” yani “yakmak” fiili
Min kaxiz şewitand(Ben kağıt yaktım)
Kağıt benim tarafımdan yakıldı
Te kaxiz şewitand(Sen kağıt yaktın)
Kağıt senin tarafından yakıldı
Wê/Wî kaxiz şewitand(O kağıt yaktı)
Kağıt onun tarafından yakıldı
Me kaxiz şewitand(Biz kağıt yaktık)
Kağıt bizim tarafımızdan yakıldı
We kaxiz şewitand(Siz kağıt yaktınız)
Kağıt sizin tarafınızdan yakıldı
Wan kaxiz şewitand(Onlar kağıt yaktılar)
Kağıt onların tarafından yakıldı

                                                                                  Vb. örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Bazı istisnalar hariç olmakla beraber, “-in” mastarının hemen önünde “t” olan bütün fiiler; daha doğru bir tabir ile “-tin” ile biten bütün fiiler, nesne alırlar.

Örnek:

“Parastin” yani “savunmak” fiili
Min tu parast(Ben seni savundum)
Sen benim tarafımdan savunuldun
Te ez parastim(Sen beni savundun)
Ben senin tarafından savunuldum
Wê/Wî ez parastim(O beni savundu)
Ben onun tarafından savunuldum
Me hûn parastin(Biz sizi savunduk)
Siz bizim tarafımızdan savunuldunuz
We em parastin(Siz bizi savundunuz)
Biz sizin tarafınızdan savunulduk
Wan em parastin(Onlar bizi savundular)
Biz onların tarafından savunulduk

“Bijartin” yani “seçmek” fiili
Min pirtûk bijart(Ben kitap seçtim)
Kitap benim tarafımdan seçildi
Te pirtûk bijart(Sen kitap seçtin)
Kitap senin taradından seçildi
Wê/Wî pirtûk bijart(O kitap seçti)
Kitap onun tarafından seçildi
Me pirtûk bijart(Biz kitap seçtik)
Kitap bizim tarafımızdan seçildi
We pirtûk bijart(Siz kitap seçtiniz)
Kitap sizin tarafınızdan seçildi
Wan pirtûk bijart(Onlar kitap seçti)
Kitap onların tarafından seçildi

                                                                       Vb. örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Bu fiil formlarının dışında, diğer fiil formları da kendi aralarında nesne alabilen ve alamayan, olarak ayrılıyorlar. Ancak bunları bir, nesne alan ya da alamanyan diye, bir gruba koyamayız. Burada fiilin nesne alıp-almadığını anlamak için, yukarıdaki “bir şey” formülünü kullanmak ve anlamdaki değişime göre belirlemek daha makul olacaktır.

Bu gün Kürtçe’nin lehçelerinde ergatîf yapısı Kurmancî’de diğer lehçelerden daha fazla kullanılmaktadır. Ancak bu lehçenin de bazı ağız(şive)larında, artık bu yapının kullanılmadığını görüyoruz. Bu yapıyı hiç kullanmayan ya da çok az kullanan lehçe ise Soranî(Soranice)’dir. Zaten Kurmancî dışındaki diğer lehçelerin hepsinde bu yapı çok az görülür.

Buraya bir not ekleme gereği duyuyorum. Bazı insanlar, ki genellikle ırkçı olanlar, Kürtçe’nin Farsça’dan geldiğine dikkat çekmeye çalışıyorlar. Ancak bu yapı yani ergatif yapısı, Farsça’da hiç olmayan bir yapıdır. Dolayısıyla bu insanların ortaya attıkları bu iddiaları, tekrar tekrar boşa çıkmaktadır. Zirâ Kürtçe ve Farsça için kardeş-dil diyebiliriz, ancak Kürtçe Farsça’dan geliyor diyemeyiz. Zaten bu örnek bile o insanların tezini kolay bir şekilde çürütmeye yeterlidir.

                                                                                             Yılmaz BAĞLAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder