KÜRTÇE’DE
ERGATİF YAPISI
“Çalıştıran” manasındaki Eski Yunanca’dan gelen bir
kelimedir. Ancak dil bilimi terminolojisinde yine bu anlamına benzer bir görev
ve anlama sahiptir.
Bilindiği
gibi tüm dillerde, zamanlar, fiillere göre değişir ve şekillenirler. Fiil hangi
form ve şekli alırsa, zaman da ona göre değişir ve şekil alır. Bu bütün dünya
dillerinde değişmez bir kaidedir. Bu hususa ek olarak, bazı Hint-Avrupa dil
grubundaki dillerde, farklı bir yapı daha var. Bu yapı da, araştırma konumuz
olan, ergatif yapısıdır. Kürtçe ergatif-absolitif bir dildir. Örneğin Türkçe,
Kürtçe’den veya Kürtçe gibi ergatif-absolifit dillerden farklı olarak,
nominatif-akuzatif bir dildir. Peki ergatif ne demektir ve dil bilgisi yada
biliminde ne anlama tekabül eder.
Nasıl ki cümle kurulumlarında, zaman, fiilin form
almasına göre oluşur ve yeni bir zaman olarak değişiyorsa, ergatif yapısında;
hem fiil formunu alıp değişir hem de cümleniz öznesi durumundaki şahıs zamiri
değişir.
Ancak bu yapı, ergatif yapısının bulunduğu dillerde,
tüm zamanlara etki ederken; Kürtçe’de sadece geçmiş zaman ve türevlerinde bu
etki görülür. Bu yüzden Kürtçe’deki ergatif yapısı için, yarı-ergatif
diyebiliriz ki günümüz Kürtçe’si yarı-ergatiftir.
Yukarıda da dediğimiz gibi bu yapı, Kürtçe’de,
şimdiki zaman ve gelecek zaman ile bunların türevlerinde kullanılmaz. O halde
geçmiş zamanda bu yapıyı nasıl kullanabiliriz veyahut hangi fiiller ergatiftir,
hangileri ergatif değildir? Bu sorunun cevabı basittir. Tüm nesne alabilen
fiiller ergatiftir ve ergatif yapısı burada kurulabilir.
Örneğin:
Yemek fiilinin başına “bir şey”
tamlamasını getirdiğimizde anlam değişmiyorsa, o zaman ergatif olacaktır: “Bir şey yemek” dediğimizde fiilin gerçek
anlamı dışında farklı bir anlam ortaya çıkmadığı için nesne alabilen ve
dolayısıyla ergatif cümle kurulabilecek bir fiildir.
Peki bir fiilin nesne alıp-alamadığı nasıl
anlaşılır? Bu sorunun da cevabı oldukça kolaydır. Zirâ fiilin başına, bir nevi,
tamlama durumundaki “bir şey”
tamlamasını getirdiğimizde, şayet fiilin verdiği anlam değişmiyorsa; o halde
nesne alabilen bir fiildir. Ancak anlam farklılaşıyorsa, nesne alan bir fiil
değildir ve ergatif olmadığı için cümlede öznenin değişimine herhangi bir etki
de etmeyecektir.
Yukarıda değindiğimiz gibi cümlenin öznesi
durumundaki, şahıs zamiri, eğer fiil nesne alabilen bir fiil ise; o zaman
değişime uğrar. Peki bu değişim nasıl olur? Geçmiş zaman üzerine bir cümle
kuracağımız zaman, cümlenin şahıs zamiri düz bir zamir(ez,tu, ew vs.) ise;
büzüşük bir zamir(min, te, wî, wê vs.) olur. Eğer büzüşük bir zamir ise, düz
olan zamir ile yer değiştirecekir. Bu değişim olduğu zaman cümlenin kendi
içerisindeki anlamı değişmez. Bunun değişme mantığı, daha doğrusu neden böyle
bir hal aldığını, örneklerden sonra daha detaylı açıklayacağız.
Bu yapıyı iyice anlayabilmek için, bazı örneklerle
durumu tatbik edelim:
“dîtin”
yani “görmek” fiili nesne alabilen bir fiildir.
Şimdiki
Zaman Geçmiş
Zaman
Ez dibînim(Ben görüyorum) Min dît(Ben gördüm) Tu dibînî(Sen görüyorsun) Te dît(Sen gördün Ew dibîne(O görüyor) Wê/Wê dît(O gördü) Em dibînin(Biz görüyoruz) Me dît(Biz gördük) Hûn dibînin(Siz görüyorsunuz) We dît(Siz gördünüz) Ew dibînin(Onlar görüyorlar) Wan dît(Onlar gördüler) |
Yukarıda da göreceğiniz gibi geçmiş zamanda “Ez” yani “ben” yapısı yerine “Min” yani “beni, bana, benim” yapısı kullanılmış tıpkı diğerlerindeki değişimde olduğu gibi.
“çûn” yani
“gitmek” fiili nesne alabilen bir fiil değildir.
Şimdiki
Zaman Geçmiş
Zaman
Ez diçim(Ben gidiyorum) Ez çûm(Ben gittim) Tu diçî(Sen gidiyorsun) Tu çû(Sen gittin) Ew diçe(O gidiyor) Ew çû(O gitti) Em diçin(Biz gidiyoruz) Em çûn(Biz gittik) Hûn diçin(Siz gidiyorsunuz) Hûn çûn(Siz gittiniz) Ew diçin(Onlar gidiyorlar) Ew çûn(Onlar gittiler) |
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi, nesne alamayan bir fiilin geçmiş zamanda çekimi, normal fiil çekimlerine göre oldu. Dolayısıyla herhangi bir özne değişimi olmadı.
Cümlede iki veya daha fazla özne, yani şahıs zamiri,
varsa; bunların hepsi değişir. Düz bir özne ise, büzüşük; büzüşük ise, düz özne
olurlar.
Örnek:
Şimdiki
Zaman Geçmiş
Zaman
Ez te dibînim(Ben seni görüyorum) Min tu dît(Ben seni gördüm) Tu min dibînî(Sen beni görüyorsun) Te min dît(Sen beni gördün) Ew min dibîne(O beni görüyor) Wê/Wî min dît(O beni gördü) Em we dibînin(Biz sizi görüyoruz) Me we dîtin(Biz sizi gördük) Hûn me dibînin(Siz bizi görüyorsunuz) We em dîtin(Siz bizi gördünüz) Ew me dibînin(Onlar bizi görüyorlar) Wan em dîtin(Onlar bizi gördüler) |
Peki bunun mantığı nedir? Fiillerle birlikte şahıs
zamirlerinin de değişmesi durumunda, neden cümlenin anlamı değişmiyor? Doğrusu
ergatif yapısının içerisinde barındırdığı gizli edilgen çatıdan ötürü bu
anlamlar değişmiyor ve ergatif yapısı bu şekilde meydana geliyor. Dolayısıyla
cümlenin fiiline “-in, -un, -im tarafından yapılmak” vazifesini getirir ve fiil
bunu özneye yükler. Hal böyle olunca aslında özne değişiminin olması
gerektiğini daha rahat anlayabiliriz. Böylelikle ergatif yapısı için, gizli
edilgen çatı barındıran bir yapı, diyebiliriz.
Gizli edilgen çatı sayesinde cümlenin öznesi, şahıs
zamiri, anlamsız kalmadığı gibi; cümledeki öz anlamını da muhafaza eder.
Örnek:
“Dîtin”
yani “Görmek” fiili
Min
tu dît(Ben seni gördüm)
|
Sen
benim tarafımdan görüldün
|
Te
ez dîtim(Sen beni gördün)
|
Ben
senin tarafından görüldüm
|
Wê/Wî
ez dîtim(O beni gördü)
|
Ben
onun tarafından görüldüm
|
Me
hûn dîtin(Biz sizi gördük)
|
Siz
bizim tarafımızdan görüldünüz
|
We
em dîtin(Siz bizi gördünüz)
|
Biz
sizin tarafınızdan görüldük
|
Wan
em dîtin(Onlar bizi gördüler)
|
Biz
onlar tarafından görüldük
|
“Xwarin” yani “yemek” fiili
Min
sêv xwar(Ben elma yedim)
|
Elma
benim tarafımdan yenildi
|
Te
sêv xwar(Sen elma yedin)
|
Elma
senin tarafından yenildi
|
Wê/Wî
sêv xwar(O elma yedi)
|
Elma
onun tarafından yenildi
|
Me
sêv xwar(Biz elma yedik)
|
Elma
bizim tarafımızdan yenildi
|
We
sêv xwar(Siz elma yediniz)
|
Elma
sizin tarafınızdan yenildi
|
Wan
sêv xwar(onlar elma yedi)
|
Elma
onların tarafından yenildi
|
Vb. örnekleri çoğaltıkça çoğaltabiliriz
Yukarıdaki örneklerde de gördüğünüz gibi, şahıs
zamirleri sahip oldukları öz anlamları muhafaza ederek, cümledeki yerlerini
aldılar.
Peki hangi fiiller nesne alabilen fiillerdir
hangileri değildir?
Doğrusu “-andin”lı
bütün fiiller nesne alabilen fiillerdir. Zirâ bunlar ‘işi yaptıran’ fiiler
olduklarından ötürü, yukarıda değindiğimiz özellikleri ihtiva ederler.
Örneğin:
“Gerandin” yani
“gezdirmek” fiili
Min
tu gerand(Ben seni gezdirdim)
|
Sen
benim tarafımdan gezdirildin
|
Te
ez gerandim(Sen beni gezdirdin)
|
Ben
senin tarafından gezdirildim
|
Wê/Wî
ez gerandim(O beni gezdirdi)
|
Ben
onun tarafından gezdirildim
|
Me
hûn gerandin(Biz sizi gezdirdik)
|
Siz
bizim tarafımızdan gezdirildiniz
|
We
em gerandin(Siz bizi gezidirdiniz)
|
Biz
sizin taradınızdan gezdirildik
|
Wan
em gerandin(Onlar bizi gezdirdi)
|
Biz
onların tarafından gezdirildik
|
“Şewitandin” yani “yakmak”
fiili
Min
kaxiz şewitand(Ben kağıt yaktım)
|
Kağıt
benim tarafımdan yakıldı
|
Te
kaxiz şewitand(Sen kağıt yaktın)
|
Kağıt
senin tarafından yakıldı
|
Wê/Wî
kaxiz şewitand(O kağıt yaktı)
|
Kağıt
onun tarafından yakıldı
|
Me
kaxiz şewitand(Biz kağıt yaktık)
|
Kağıt
bizim tarafımızdan yakıldı
|
We
kaxiz şewitand(Siz kağıt yaktınız)
|
Kağıt
sizin tarafınızdan yakıldı
|
Wan
kaxiz şewitand(Onlar kağıt yaktılar)
|
Kağıt
onların tarafından yakıldı
|
Vb.
örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Bazı istisnalar hariç olmakla beraber, “-in” mastarının hemen önünde “t” olan bütün fiiler; daha doğru bir
tabir ile “-tin” ile biten bütün
fiiler, nesne alırlar.
Örnek:
“Parastin” yani
“savunmak” fiili
Min
tu parast(Ben seni savundum)
|
Sen
benim tarafımdan savunuldun
|
Te
ez parastim(Sen beni savundun)
|
Ben
senin tarafından savunuldum
|
Wê/Wî
ez parastim(O beni savundu)
|
Ben
onun tarafından savunuldum
|
Me
hûn parastin(Biz sizi savunduk)
|
Siz
bizim tarafımızdan savunuldunuz
|
We
em parastin(Siz bizi savundunuz)
|
Biz
sizin tarafınızdan savunulduk
|
Wan
em parastin(Onlar bizi savundular)
|
Biz
onların tarafından savunulduk
|
“Bijartin” yani “seçmek”
fiili
Min pirtûk bijart(Ben kitap seçtim)
|
Kitap
benim tarafımdan seçildi
|
Te pirtûk bijart(Sen kitap seçtin)
|
Kitap
senin taradından seçildi
|
Wê/Wî pirtûk bijart(O kitap seçti)
|
Kitap
onun tarafından seçildi
|
Me pirtûk bijart(Biz kitap seçtik)
|
Kitap
bizim tarafımızdan seçildi
|
We pirtûk bijart(Siz kitap seçtiniz)
|
Kitap
sizin tarafınızdan seçildi
|
Wan pirtûk bijart(Onlar kitap seçti)
|
Kitap
onların tarafından seçildi
|
Vb.
örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Bu fiil formlarının dışında, diğer fiil formları da
kendi aralarında nesne alabilen ve alamayan, olarak ayrılıyorlar. Ancak bunları
bir, nesne alan ya da alamanyan diye, bir gruba koyamayız. Burada fiilin nesne
alıp-almadığını anlamak için, yukarıdaki “bir şey” formülünü kullanmak ve
anlamdaki değişime göre belirlemek daha makul olacaktır.
Bu gün Kürtçe’nin lehçelerinde ergatîf yapısı
Kurmancî’de diğer lehçelerden daha fazla kullanılmaktadır. Ancak bu lehçenin de
bazı ağız(şive)larında, artık bu yapının kullanılmadığını görüyoruz. Bu yapıyı
hiç kullanmayan ya da çok az kullanan lehçe ise Soranî(Soranice)’dir. Zaten
Kurmancî dışındaki diğer lehçelerin hepsinde bu yapı çok az görülür.
Buraya bir not ekleme gereği duyuyorum. Bazı
insanlar, ki genellikle ırkçı olanlar, Kürtçe’nin Farsça’dan geldiğine dikkat
çekmeye çalışıyorlar. Ancak bu yapı yani ergatif yapısı, Farsça’da hiç olmayan
bir yapıdır. Dolayısıyla bu insanların ortaya attıkları bu iddiaları, tekrar
tekrar boşa çıkmaktadır. Zirâ Kürtçe ve Farsça için kardeş-dil diyebiliriz,
ancak Kürtçe Farsça’dan geliyor diyemeyiz. Zaten bu örnek bile o insanların
tezini kolay bir şekilde çürütmeye yeterlidir.
Yılmaz BAĞLAR